“Zor zamanlarda güçlü kalmak, duygusuz olmakla karıştırılmamalı.”

Stoacılık, son yıllarda yeniden popülerleşen bir felsefi akım haline geldi. Özellikle zor zamanlarda ayakta kalmak isteyenler için bir rehber gibi sunuluyor. Ancak bu yükselişle birlikte birçok yanlış anlama da beraberinde geldi.

Stoacı olmak; duygusuz olmak, acıya kayıtsız kalmak ya da her şeyi içe atmak demek değildir. Gel, birlikte bu yanlış anlamaları inceleyelim.

1. Stoacı Olmak = Duygularını Bastırmak DEĞİLDİR

Stoacılık, duyguların inkârı değil, duygularla bilinçli bir ilişki kurmayı öğretir. Marcus Aurelius da, Epiktetos da üzülmüş, öfkelenmiş ve korkmuştur. Ancak bu duyguların onları yönetmesine izin vermemişlerdir.

2. Stoacı Olmak = Hiçbir Şey Umursamamak DEĞİLDİR

Stoacı birey her şeyi kayıtsızca karşılayan biri değildir. Aksine, onun umursadığı şey kontrol edebileceği şeylerdir. Olayları değil, tepkilerini yönetmeyi hedefler.

3. Stoacı Olmak = Sessiz Acı Çekmek DEĞİLDİR

Stoacılar, içlerine kapanarak acıyı bastırmazlar. Aksine, acının doğasını anlamaya çalışırlar. “Bu bana ne öğretiyor?” diye sorarlar. Acıyı bilinçli şekilde dönüştürmeye çalışırlar.

Modern Yanılsamalar

Bugünün “Instagram Stoacılığı”nda, sık sık şu mesaj verilir: Güçlü ol, hiç sarsılma, gülümseme bile. Ama gerçek Stoacılık; sarsıldığını kabul edip, buna rağmen yola devam etmektir. Kendine ve duygularına dürüst olmaktır.

Stoacı Olmanın Özeti

• Her şeyi değil, tepkilerini kontrol et.
• Olaylara değil, ilkelerine sadık kal.
• Duyguları bastırma, fark et ve dönüştür.
• Hayatı olduğu gibi kabul et, ama kayıtsız kalma.

Son Söz

Stoacı olmak, taş gibi olmak değil; kökleri derine inen bir ağaç gibi sağlam olmaktır. Rüzgar seni eğebilir ama kırmaz. Çünkü sen, içten dışa güçlüsündür.

“Engel, yolun kendisidir.” — Marcus Aurelius

Stoacılık, duyguları bastırmak değil; duyguların içinde kaybolmadan bilgelikle yürümektir.